SON KİLOLARIMI NEDEN VEREMİYORUM?

Kilo verme süreci başladıktan sonra ideal kilomuza yaklaştıkça işler biraz daha zorlaşabilir. Belki son 2-3 kilo kalır ama o noktada ne yaparsak yapalım o kilolar gitmez. Peki bu durumun çözümü nedir? Bazen şok diyetler mi yapsak, detoks suları mı içsek ya da çok yoğun egzersiz mi yapsak soruları akla gelebiliyor. Gelin neler yapabileceğimize bilimsel verilerle bakalım.

Verilere bakmadan önce diyetlerin ortaya çıkışına bakmak istiyorum. Diyet kelimesinin anlamı ‘yaşam yolu’ demek ve aslında gün içinde yediğimiz her şeyi ifade eder. Yani bir bebeğin diyeti olabildiği gibi, bir çocuğun da diyeti vardır; kilo alıp vermekten bağımsız olarak bir yetişkinin de diyeti vardır, yaşlıların da. Ancak zamanla diyet kelimesi, özellikle son 100 yılda, anlamını yitirmiş ve sadece kilo almak ile özdeşleştirilmiş, kalori ve besin alımının kısıtlandığı/ yasaklandığı beslenme programları anlamında kullanılmaktadır. Özellikle bu diyet kültürünün bize dayattıklarının bilimsel verilerden çok medyada ön plana çıkarıldığını, ‘zayıf’ olmanın sağlıklı olmanın ön koşulu olduğunu sunmaya başlamışlardır. Bu yaklaşım nedeniyle sürekli daha zayıf olma kaygısıyla popüler diyetler artmış ve sürekli farklı diyetler ortaya çıkmaya başlamıştır.

Böylece daha zayıf olma kaygısıyla ilk diyet deneyimine başladınız. Belki de vermek istediğiniz kilo sadece 5 kiloydu… Rahatlıkla ilk diyet deneyimin sonuçlandı ve hedef kilona ulaştın. Sonra tekrar eski kilona ya da 1-2 kilo üzerine çıktın ve tekrar bir diyet yapma kararı aldın. Farklı bir diyet yaptın ve bu defa kilo verme süreci eskisi kadar kolay olmadı ve hedef kilona çok yaklaştın ama o sayıya inemedin. Tekrar kilo alma ve tekrar tekrar aynı döngüye mahkum olursunuz. Ve her yeni diyet deneyiminde süreç daha da zorlaşır ve hedef kilonuza ulaşmak gittikçe güçleşir. Peki bu neden olur ve ne yapmamız gerekiyor?

Genetik yatkınlarımızı yok sayamayız.

Çoğu kişinin bilmediği ve hiç konuşmadığı bir konuyu paylaşmak isterim ki: KİLONUZU KONTROL EDEMEZSİNİZ. Evet, gerçek bu. Yani sizin kendinizi iradesiz ya da başarısız görmenize neden olan düzene karşı bunu bilmeniz gerekiyor. Çünkü iradesiz ya da başarısız değilsiniz. Hepimiz doğuştan belli vücut tipine sahibiz ve bu yatkınlığa göre yetişkin dönemde belli kiloya sahip oluyoruz. Beden sağlıklı aralıkta olmak için kilosunu kontrol eder ve ne kadar düşük kalorili ne kadar yasaklı diyetler yaparsanız yapın maalesef kilo veremezsiniz.

2. Sağlıklı kilon en düşük kilon olmak zorunda değildir.

Genelde sağlıklı olmak için kilo vermek gerektiği düşünülse de maalesef bu durum da doğru değil. Birçok hastalığın nedeni kilolu olmak değil; yeme davranışları ve yaşam tarzıdır. Yani düşük kiloda olmak sağlıklı olmak demek değildir; tıpkı kilolu olmanın sağlıksız olmak anlamına gelmediği gibi… Sağlıklı olmak isterseniz, bedeninizin ihtiyaçlarını karşılamanız gerekmektedir.

3. Diyet yapmak metabolizmanı yavaşlatır ve kilo vermek zorlaşır.

Sürekli diyet yapmak metabolizmanın yavaşlamasına, yeme ataklarına ve bedenin ideal ağırlığının artmasına neden olur. Bu yüzden her yeni diyet deneyiminde kilo vermen zorlaşıyor. Bedenin her kıtlık döneminde yaşamsal faaliyetlerini devam ettirmek için ne kadar az yesen de bunu depolama eğiliminde olacak. Ve her yeni diyet deneyiminde kalori alımın ne kadar azalsa da hedeflediğin kiloya ulaşamayacaksın. Ve her yeni diyet deneyiminde bedeninin ideal aralığı gittikçe artacak. Bu yüzden diyet yapmaya son vermek bedeninin en iyi hissettiği yere gelmesine yardımcı olacaktır..

4. Yetersiz ve dengesiz besleniyor olabilirsin.

Beslenme en yaşamsal faaliyetlerden biridir. Bu eylemi sadece kilo vermek amacıyla değil; yaşam kalitemizi arttırmak ve hastalık riskini minimuma indirmek için iyileştirmek gerekir. Ancak her diyetin kendine özgü kuralları vardır ve bu kurallar sadece kilo verme amacıyla yapıldığı için bedeninizin ihtiyaçlarını karşılayamıyor olabilirsiniz. Her besin grubundan yemek ve her öğünde dengeli beslenmek sağlıklı olmak için önemlidir.

5. Öz bakımını eksik bırakma.

Hayatında ne kadar farklı alanlara yer verirsen bu alanlardan herhangi birinde bir zorluk yaşarsan diğer alanlar seni iyi hissettirmeye devam eder. 50 yumurtan olduğunu düşün ve bir sepetin var. Sepetin düştüğünde tüm yumurtaların kırılacak ve elinde hiç yumurta kalmayacak. Ancak 50 yumurtan ve 10 sepetin olduğunu düşün; yumurtaları beşer beşer sepetlere koyarsan bir set düştüğünde sadece 5 yumurtan kırılacak ve elinde 45 yumurta kalacak. Bedeninle ilişkin de buna benzer. Eğer; bedenin ve yiyeceklerle ilişkin hayatının en büyük alanını kaplıyor ve diğer alanlar çok kısıtlıysa bu alan seni mutlu etmediğinde hayatta keyif alacağın bir alan kalmayabilir. Bu yüzden kendi için alan yaratmalı ve keyif aldıklarını hayatına eklemelisin.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir